Tespiti oldukça zor olan pankreas kanserinin pankreas kaynaklı olarak iki türü bulunmaktadır. Bunlardan ilki, en sık rastlanan pankreas kanseri olan ekzokrin pankreas kanseridir. Ekzokrin pankreas kanseri, pankreas özsuyunu taşıyan kanallarda başlamaktadır.
Bu kanser türünün bir diğeri ise daha nadir rastlanan endokrin pankreas kanseridir. Bu kanser türü adacık hücre kanseri olarak da bilinmektedir. Endokrin pankreas kanseri ya da diğer adıyla adacık hücre kanseri ise hormonları üreten hücrelerde başlamaktadır.
Ekzokrin pankreas kanseri, pankreas kanserinin en sık görüleni olmakla beraber en ölümcül olanıdır. Bu kanser türünde tümörlerin %95’ini oluşturan pankreatik duktal adenokarsinomun yaklaşık %66.6’sı pankreasın baş kısmında bulunmaktadır.
Sürekli ilerleme kaydettiği ve tanısı genellikle geç konulduğu için genelde ileri evrelerde tanı konulmaktadır. Ekzokrin pankreas kanseri kendi içinde farklı olarak sınıflandırılmaktadır. Sınıflama şu şekildedir:
1. Rezektabl ekzokrin pankreas kanseri
Bu türde tümör cerrahi müdahaleye uygundur ve ameliyat olanağı bulunmaktadır. Tümör alınabilir bir durumda ise bu hastalığın tek iyileşme ihtimalini sunan ameliyat yöntemi uygulanabilmektedir.
Tümörün tamamının cerrahi müdahale ile alınması sağlansa bile, ileri dönemlerde tekrarlama riski mevcuttur. Bazı hastalara, ameliyat öncesi kemoterapi ya da kemoradyoterapi uygulaması gerekmektedir.
Ancak araştırmalar cerrahi müdahale sonrası kemoterapi tedavisi verilen hastalarda, kanserin tekrarlaması durumunu geciktirdiğini ve hastaların ömrünü uzattığını göstermektedir.
Kemoterapinin ameliyat öncesi her hastaya verilmesi gerekmemektedir, hasta özelinde ve hastalığın evresi, özellikle atar damarlarla ilişkisi karar sürecinde etkili olmaktadır.
2. Bölgesel olarak ilerlemiş pankreas kanseri
Bölgesel olarak ilerlemiş kanserde, tümör yakınındaki damar ve dokulara yayılma göstermiştir ancak diğer organlara henüz sıçramamıştır. Burada yakın komşuluğu olan ince bağırsak toplar damarı ve atar damarı veya karaciğer atar damarı sıklıkla tutulum göstermektedir.
Karaciğere giden İnce bağırsak toplar damarı ( vena porta) tutulumunda cerrahi olarak tümörün ve damarın kanser yayılmış kısmının çıkarılması ve tekrar damar tamiri mümkündür. Bu işlem ileri pankreas cerrahisi deneyimi gerektirmektedir.
Arter, atar damar tutulumlarında da damar çıkarılması ve tamiri mümkün olmakla birlikte genelde öncelikle kemoterapi ve/veya radyoterapi ile tedaviye başlanmakta ve 4- 6 kür tedavi sonrası hastalar cerrahi açısından tekrar değerlendirilmektedir.
Bu tedaviler bazı hastalarda tümörü küçülterek cerrahi müdahaleye uygun hale getirebilmektedir. Cerrahi müdahaleye uygun hale getirilmesi de bu hastaların yaşam süresini uzatabilmektedir.
Kemoterapi ile radyoterapi beraber verildiğinde kanseri küçültmekte daha etkin rol oynamaktadır ancak ikili tedavinin yan etkisi de çok fazladır. Bu yüzden uygun tedavi yöntemini hasta ile buluşturmak son derece önem arz etmektedir.
3. Metastatik (Geniş alana yayılmış) pankreas kanseri
Bu kanser türünde tümör yakındaki damar ve dokulara yayılmakla kalmamış, karaciğer, akciğer, mide gibi diğer organlara da sıçrama göstermiş durumdadır. Bu tür kanserler maalesef tek başına radyoterapi ile tedavi edilme ya da cerrahi müdahale ile alınma için çok fazla alana yayılmıştır.
İlerlemiş bir pankreas kanseri türleri arasında yer alan metastatik kanser türünde standart tedavi yöntemleri arasında bulunan gemcitabine veya FOLFİRİNOX adlı ilaç ile kemoterapi tedavisi uygulanabilir. Bu tedavi kanseri yok edemez ancak kanseri küçültmeye olanak sağlar ve hastanın ömrünü uzatmaya yardımcı olur.
Bu tedaviyi alan bireylerde hastalıkla ilişkili şikayetlerde azalma gözlenmektedir. Kolay uygulanan bu tedavi ciddi yan etkiler de göstermemektedir.
Metastatik pankreas kanserinde güncel tedavi yaklaşımı olarak PIPAC( Basınçlı karın içi kemoterapi) uygulamaları ve beraberinde standart kemoterapi uygulamaları ile seçilmiş hastalarda iyi sonuçlar alınabilmektedir.
Yüksek volümlü, ileri pankreas kanseri cerrahisi ve tedavisi sunabilen merkezlerde bu tedavi yöntemi için hastalar değerlendirilebilmektedir.
4. Nüks eden (tekrarlayan) pankreas kanseri
Cerrahi müdahalenin ardından tümörün aynı bölgede ya da yakın veya uzak bölgesinde tekrar ortaya çıkması durumudur.
Uzakta tekrar eden pankreas kanseri genellikle karaciğerde ortaya çıkar ve buradan akciğerlere, kemiklere ve diğer organlara sıçrama gösterebilir. Tekrarlama görüldüğü durumda metastatik kanser türünde uygulanan tedavi üzerinde durulur ve hastaya kaldırabileceği kadar kemoterapi tedavisi uygulanır.
Sadece seçilmiş uygun hastalarda tümör türüne ve hastanın genel durumuna göre metastatik veya nüks kitlelerin tekrar cerrahi olarak çıkarılması da mümkün olabilmektedir.
Endokrin kanser türü diğer türe göre daha yavaş ilerlediği için tedavi şansı daha yüksek olmaktadır. Endokrin pankreas kanseri olarak adlandırılan ve ekzokrin kanser türüne göre daha az rastlanan bu kanser türü de kendi içinde ikiye ayrılmaktadır. Sınıflama şu şekildedir:
5. Rezektabl nöroendokrin pankreas kanseri
Bu kanser türü cerrahi müdahaleye uygundur. Tümörün türü, büyüklüğü ve pankreasta bulunduğu alana göre uygun ameliyat tekniği belirlenmekte ve tümör alınmaktadır.
Bu durumda olan hastalarda, tümörün evresini ve tam yerini tespit etmek için ameliyattan önce laparoskopi uygulaması yapılabilmektedir.
Ameliyat öncesi, tümörden kaynaklanan şikayetlerin kontrol altında tutulması için çoğunlukla ilaç tedavisi uygulanmaktadır.
Mesela, mide asidi problemini engellemek için proton pompa inhibitörleri verilebilmekteyken, şeker hastalarının kandaki şeker seviyelerinin aşırı düşmesini önlemek amacıyla diazoxide tercih edilebilmektedir.
Bu kanser türünde de ameliyat sonrası tekrarlama, yayılma görülebileceği için hasta ameliyat sonrasında da kontrol altında tutulmalıdır.
6. Anrezektabl nöroendokrin pankreas kanseri
Cerrahi müdahaleye uygun olmayan bu türde tümörler, çoğunlukla yavaş büyüdüğü için laboratuvar testleri ve görüntüleme yöntemleri ile tümör incelenebilmektedir.
Endokrin kanseri görüntülenmesinde moleküler görüntüleme yöntemlerinden biri olan Galyum 68 DOTATOC yöntemi tercih edilmektedir. Hastalığın yayılması ve hedeflenen tedavi yöntemi için yol göstericidir.
Bu tür tümörlerin tedavisi için aynı zamanda iki strateji uygulanmaktadır.
Bu stratejilerden ilki tümörden salgılanan hormonun sebep olduğu problemlerin giderilmesine yönelik tedavi yöntemleridir. Bu yöntemlere örnek olarak asit salgılayan tümöre yönelik asit salgılanmasını azaltıcı mide ilaçlarının verilmesi gösterilebilir.
İkinci strateji ise cerrahi olarak tümör yükünün azaltılması veya tümörü geriletmeye yönelik olarak kemoterapi uygulanmasıdır. Bu amaçla akıllı ilaç uygulaması ya da hedeflenmiş radyoizotopları uygulaması gerçekleştirilebilir.
Sıkça Sorulan Sorular
Pankreas kanseri türleri nasıl sınıflandırılır?
Pankreas kanseri, tümör hücrelerinin kökenine göre başlıca iki ana kategoriye ayrılır: ekzokrin tümörler ve nöroendokrin tümörler (NET’ler). Ekzokrin tümörler, pankreas kanserlerinin yaklaşık %95’ini oluşturur ve sindirim enzimleri üreten ekzokrin hücrelerden kaynaklanır. Bu kategori içindeki en yaygın tip pankreatik duktal adenokarsinom (PDAC) olup pankreasın kanallarında gelişir. Diğer daha az yaygın ekzokrin tümörler arasında asiner hücreli karsinom, adenoskualöz karsinom ve müsinöz kistik neoplazmlar bulunur. Nöroendokrin tümörler, pankreas NET’leri veya adacık hücreli tümörler olarak da bilinir, pankreasın hormon üreten endokrin hücrelerinden kaynaklanır. Bu tümörler nispeten nadirdir ve fonksiyonel (hormon salgılayan) veya fonksiyonsuz olabilir. Fonksiyonel NET’ler, ürettikleri baskın hormona göre daha da sınıflandırılır; örneğin insülinoma (insülin), gastrinoma (gastrin) ve glukagonoma (glukagon). Pankreas kanserinin belirli türünü anlamak, prognozu ve tedavi yaklaşımını etkileyen önemli bir faktördür.
Endokrin ve ekzokrin pankreas kanserlerinin farkları nelerdir?
Pankreas kanserleri, prevalans, köken, semptomlar, prognoz ve tedavi açısından farklılık gösteren ekzokrin ve endokrin türlerine ayrılır. Ekzokrin pankreas kanserleri, vakaların yaklaşık %95’ini oluşturur ve en yaygın alt tipi pankreatik duktal adenokarsinomdur. Bu kanserler, sindirim enzimleri üreten hücrelerden kaynaklanır ve genellikle ileri evrede tespit edildiği için daha kötü bir prognoza sahiptir. Buna karşın, endokrin pankreas kanserleri, diğer adıyla pankreatik nöroendokrin tümörler (PNET’ler), pankreas tümörlerinin yaklaşık %7’sini oluşturur. Hormon üreten adacık hücrelerinden kaynaklanır ve erken tespit edildiklerinde genellikle daha iyi bir prognoza sahiptir. Tedavi yaklaşımları farklıdır: ekzokrin kanserler genellikle cerrahi, kemoterapi ve radyasyon ile tedavi edilirken, endokrin tümörlerde hormonla ilgili semptomları hedefleyen tedaviler de uygulanabilir.
Hangi tür pankreas kanseri daha yaygındır?
Pankreas kanserinin en yaygın türü pankreatik duktal adenokarsinom (PDAC) olup, tüm pankreas kanseri vakalarının yaklaşık %90’ını oluşturmaktadır. 2022’de dünya çapında 510.992 yeni pankreas kanseri vakası görülmüş olup, en yüksek görülme oranları Uruguay ve Macaristan gibi ülkelerde tespit edilmiştir. Hastalık, erkeklerde daha yaygındır; erkeklerde yaşa göre standartlaştırılmış oran 100.000 erkek başına 5,5 iken, kadınlarda bu oran 100.000 kadın başına 4,0’dır. ABD’de 2024 yılı için yaklaşık 66.440 kişiye pankreas kanseri teşhisi konulması ve 51.750 kişinin bu hastalıktan yaşamını yitirmesi beklenmektedir.
Kanser türlerine göre tedavi yaklaşımları nasıl farklılık gösterir?
Pankreas kanseri tedavi yaklaşımları, kanserin türüne ve evresine göre önemli ölçüde değişir. Pankreas duktal adenokarsinomu (PDAC), vakaların %90’ından fazlasını oluşturur ve genellikle cerrahi, kemoterapi ve radyasyon tedavisi ile yönetilir. Lokalize PDAC’de cerrahi rezeksiyon, iyileşme şansı sunar, ancak hastaların yalnızca %20’si erken evrede teşhis edildiği için cerrahiden faydalanabilir. İleri evrelerde, FOLFIRINOX gibi kemoterapi rejimleri veya gemcitabin ile nab-paklitaksel kombinasyonları standart tedavi seçenekleridir, ancak bunlar sınırlı bir yaşam süresi artışı sağlar. Pankreas nöroendokrin tümörleri (PNET’ler) ise daha nadir olup genellikle daha iyi bir prognoza sahiptir ve cerrahiyle birlikte everolimus veya sunitinib gibi hedefe yönelik tedavilerle tedavi edilebilir. Ayrıca yüksek dozda C vitamini ile kemoterapi kombinasyonu, geç evre pankreas kanseri hastalarının hayatta kalma süresini sekiz aydan 16 aya çıkarmıştır. Bu gelişmeler, tedavi planlarının kanserin türüne ve genetik profilüne dayalı olarak kişiselleştirilmesinin önemini vurgulamaktadır.
Farklı pankreas kanser türlerinin belirtileri nelerdir?
Pankreas kanseri, %95’ten fazlasını oluşturan ekzokrin tümörler ve daha nadir görülen pankreas nöroendokrin tümörler (NET’ler) olmak üzere iki ana formda kendini gösterir. Belirtiler genellikle ileri evrelerde ortaya çıkar ve sarılık (cilt ve gözlerin sararması), açıklanamayan kilo kaybı, karın veya sırt ağrısı, iştah kaybı, mide bulantısı, kusma ve yeni başlayan diyabet gibi semptomları içerebilir.
Kaynakça: Fesinmeyer, M. D., Austin, M. A., Li, C. I., De Roos, A. J., & Bowen, D. J. (2005). Differences in survival by histologic type of pancreatic cancer. Cancer Epidemiology Biomarkers & Prevention, 14(7), 1766-1773.

Doç.Dr.İsmail SERT, Ege Üniversitesi, Tıp fakültesi’nden mezun olduktan sonra Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Genel Cerrahi kliniğinde uzmanlık eğitimini tamamladı. Uzmanlık Eğitimi sırasında 6 ay süreyle İsviçre, Cenevre Üniversitesi Hastanesi’ nde pankreas adacık hücre nakli, karaciğer nakli ve böbrek nakli, karaciğer pankreas cerrahisi konularında eğitim aldı.
Laparoskopik Distal Pankeotektomi
Kanser Cerrahisi
Sitoredüktif Cerrahi ve HİPEC (sıcak kemoterapi)
Kanser Cerrahisi
Kitle sebebi ile Bilateral Adrenelektomi
Kanser Cerrahisi
Pankreas Baş kısmında ki yaklaşık 4cm’lik kitlenin Whipple Ameliyatı
Kanser Cerrahisi