Pankreatik asiner hücreli karsinom

Pankreatik asiner hücreli karsinom

Pankreatik asiner hücreli karsinom ya da kısaca asiner hücreli karsinom hastalığı pankreas üzerinde nadir görülen malign, yani kötü huylu bir ekzokrin tümörüne işararet eder. Bu malign, yani kötü huylu tümör, pankreas üzerinde oluşabilen tümörlerin yaklaşık yüze beşlik kadar bir kısmını oluşturur. Bu açıdan pankreas üzerinde en yaygın görülen kanser türleri arasında ikinci sırada gelir. Tipik olarak kötü prognoza sahip olan pankreatik asiner hücreli karsinom tıp literatüründe ACC kısaltması ile de bilinir.

Pankreatik asiner hücreli karsinom hastalığı hemen her yaştan bireyde görülebiliyor olsa da bu hastalık genelde 60 yaş üstü bireylerde daha yaygın bir biçimde kendini göstermesi ile bilinir. Bu hastalıkta, yani pankreatik asiner hücreli karsinom hastalığında hastalarda serum lipazı artışı gözlemlenmektedir. Genelde tipik olarak, nispeten büyük bir tümör olan pankreatik asiner hücreli karsinomun boyu 10 cm boyutuna kadar ulaşabilmektedir.

Pankreatik asiner hücreli karsinom hastalığı sırasında oluşan ve boyu 10 cm boyutuna kadar ulaşabilen bu tümörler yoğun stormal doku içermedikleri için genelde yumuşak bir yapıya sahip olacaklardır. Pankreatik asiner hücreli karsinom hastalığı sırasında hastalarda görülen tümörler pankreasın herhangi bir bölgesinden kaynaklanabilmektedir. Pankreatik asiner hücreli karsinom hastalarında bu bölge hastadan hastaya büyük oranda değişim gösterebilir.

TanımPankreatik asiner hücreli karsinom, pankreasın asiner hücrelerinden kaynaklanan nadir bir kanser türüdür. Asiner hücreler, pankreatik enzimleri üreten hücrelerdir ve bu tümör bu enzimlerin aşırı salgılanmasına yol açabilir.
BelirtilerKarın ağrısı, kilo kaybı, iştahsızlık, mide bulantısı, kusma, pankreatik enzimlerin aşırı üretimine bağlı olarak deri döküntüleri, kas erimesi ve yağ dokusunda iltihaplanma (pannikülit), bazen sarılık (tümörün safra kanallarına baskı yapması durumunda).
NedenleriKesin nedeni bilinmemektedir. Genetik faktörlerin ve çevresel etkenlerin etkili olabileceği düşünülmektedir. Ancak bu kanserin nadir olması nedeniyle risk faktörleri iyi anlaşılamamıştır.
Risk FaktörleriDiğer pankreas kanserlerinde olduğu gibi genetik yatkınlık ve pankreas hastalıkları (pankreatit gibi), çevresel toksinler. Ancak nadir görüldüğü için belirli risk faktörleri net olarak tanımlanamamıştır.
Tanı Yöntemleri– Görüntüleme Testleri: BT, MR ve PET-BT ile tümörün yerini ve yayılımını belirleme.

– Biyopsi: Tümör dokusundan örnek alınarak patolojik inceleme yapılır.

– Kan Testleri: Amilaz ve lipaz gibi pankreatik enzimlerin yüksekliği, tümör marker’ları (örn. CA 19-9).

Tedavi Seçenekleri– Cerrahi Müdahale: Tümörün çıkarılması genellikle ilk tercihtir. Whipple prosedürü (pankreatikoduodenektomi) gibi büyük cerrahi işlemler gerekebilir.

– Kemoterapi: Ameliyat sonrasında veya tümör yayılmışsa kemoterapi uygulanabilir.

– Radyoterapi: Nadiren kullanılır ancak tümör küçültme amaçlı olarak düşünülebilir.

KomplikasyonlarKanserin yayılımı (metastaz), pankreas enzimlerinin aşırı üretimine bağlı sindirim sorunları, yağ dokusunda iltihaplanma, sarılık, ağrı ve kilo kaybı, kemoterapiye bağlı yan etkiler.
PrognozPankreatik asiner hücreli karsinom, genellikle geç tanı konması nedeniyle kötü prognoz gösterebilir. Erken dönemde tanı konduğunda cerrahi tedaviyle sağkalım oranları artabilir ancak nadir görülmesi nedeniyle prognoz vakadan vakaya değişebilir.

Pankreatik Asiner Hücreli Karsinom Hastalığında Belirtiler ve Bulgu

Pankreatik asiner hücreli karsinom hastalığı sırasında oluşan tümörler histomorfolojik olarak pankreatik asinus hücrelerine benzemektedirler. Buna karşın bu tümörler, yani pankreatik asiner hücreli karsinom hastalığı sırasında oluşan tümörler tipik olarak PASD ve PAS ile boyanmış olan orta derecede granüler sitoplazmaya sahiplerdir. Pankreatik asiner hücreli karsinom üzerinden yapılan biyopsi mikroskop altında incelenir ise tipik olarak granüler görünümlü olacaktır.

Pankreatik asiner hücreli karsinom hastalığının semptomları ya da hastaların şikayetleri, hastadan hastaya, hastalığın doğası ve hastanın sağlık geçmişine göre büyük oranda değişim gösterebilir. Ancak pankreatik asiner hücreli karsinom bir kanser türü olduğu için bu hastalığın belirtilerinin diğer kanser türleri ile benzer belirtiler olduğu söylenebilir.

Pankreatik asiner hücreli karsinom hastalığına sahip olan hastalarda genelde ilk evrelerde iştahsızlık ve kilo kaybı gözlemlenir. Hasta, hastadan hastaya değişim gösterebilen belli bölgelerde bir takım ağrılar hissedebilir. Buna karşın pankreatik asiner hücreli karsinom hastalarında yaygın olarak görülen bir başka belirti ise gece terlemeleridir. Bu gece terlemeleri sırasında hastanın zaman zaman ateşi yükselebilir. Genel anlamda hastanın ateşinin yükselmesi de pankreatik asiner hücreli karsinom hastalığına işaret ediyor olabilir.

Pankreatik asiner hücreli karsinom hastalarına uygulanan tedavi

Pankreatik asiner hücreli karsinom hastalarına uygulanan tedavi

Hastalığın tedavisi de hastadan hastaya değişim gösterebilir. Pankreatik asiner hücreli karsinom hastalarına uygulanan tedavi, hastanın spesifik şikayetleri ve sağlık geçmişine, hastalığın doğasına ve hangi evrede olduğuna göre belli bir oranda değişim gösterebilir. Buna karşın genelde pankreatik asiner hücreli karsinom hastalığının tedavisi için cerrahi bir yöntem olan whipple ameliyatının uygulandığı söylenebilir. Whipple ameliyatı oldukça zorlu ve tecrübe gerektiren bir operasyon olması ile bilinir. Buna karşın, bu ameliyattan, yani whipple operasyonundan pankreatik asiner hücreli karsinom hastalığına karşı oldukça etkili sonuçlar alınabilmektedir.

Whipple operasyonu pankreatik asiner hücreli karsinom hastalığının da dahil olduğu pankreas kanseri hastalıkları için uygulanan kapsamlı ve zorlu bir operasyondur. Operasyonun süresi hastadan hastaya değişim gösterebilir. Bu da, tedavi planlaması ile benzer olarak hastanın spesifik sağlık geçmişi ve hastalığın doğası üzerinden belirlenecek bir durumdur. Hastaların genelde pankreatik asiner hücreli karsinom hastalığı için uygulanan whipple operasyonu sonrası bir hafta ya da on gün kadar hastanede yatmaları gerekir. Whipple ameliyatı sonrası hastaların bir takım alışkanlık ve diyet değişimleri yapması gerekir.

Hastanın ameliyat sonrasında yağlı ve protein açısından zengin besinlerden uzak durması gerekir. Aynı şekilde şeker bakımından zengin yiyecek ve içecekler de hasta için önemli oranda zararlı etkilere sahip olabilirler. Buna karşın hasta alkollü içecekleri de kesinlikle tüketmemeli ya da mümkün olan en az düzeyde tüketmelidir. Sigara alışkanlığı olan hastalar ise bu alışkanlıklarından yine ya kesin şekilde vazgeçmeli ya da bu alışkanlığı mümkün olabilecek en az düzeyde sürdürmelilerdir. Ancak bu yiyecek içeceklerden, alkollü içeceklerden ve özellikle sigara tüketiminden ameliyat sonrası kayda değer uzunlukta bir süre kati olarak uzak kalınmalıdır. Aksi takdirde hastada başka sağlık problemleri görülebilir.

Pankreatik asiner hücreli karsinom hastalığı genelde kendini 60 yaş üzeri bireylerde gösterir. Buna karşın bu hastalık, yani pankreatik asiner hücreli karsinom hastalığı erkeklerde kadınlara oranda daha fazla görülür. Pankreatik asiner hücreli karsinom hastalığı kayda değer oranda 60 yaş üzeri, yani yaşlı grupta yer alan bireylerde görülse de bu hastalığın gençlerde, hatta çocuklarda bile görülebildiği durumlarda olmuştur. Hatta pankreatik asiner hücreli karsinom tümörleri daha çok çocukluk çağı tümörleri olarak bilinirler. Bunun nedeni ise bu hastalık, yani pankreatik asiner hücreli karsinom hastalığı sırasında ortaya çıkan tümörlerin çocuklarda sık rastlanabilen tümörler olmalarıdır. Çocukluk çağı tümörleri olarak da bilinen pankreatik asiner hücreli karsinom tümörlerinin tedavilerinde çocuklar için de genelde whipple ameliyatı tercih edilir. Whipple ameliyatı ile çocuklarda pankreatik asiner hücreli karsinom tümörlerinin tedavilerinden son derece etkili ve olumlu sonuçlar alınabilmektedir.

Pankreatik asiner hücreli karsinom hastalarına, hastadan hastaya değişim gösterebilmek ile birlikte genelde whipple operasyonuna ek olarak kemoterapi ve radyoterapi de uygulanır. Bu hastalık, yani pankreatik asiner hücreli karsinom hastalığı metastaz olasılığının yüksek olduğu bir kanser türüdür. Bu nedenle tedavide kemoterapi ve radyoterapinin önemi tartışılmaz derecede büyük bir öneme sahip olacaktır. Bu alanda tedaviden alınan yanıt hastadan hastaya değişim gösterebilse de günümüz tıp teknolojileri sayesinde olumlu yanıt alınan hastaların sayısını bir hayli artmıştır.

Sıkça Sorulan Sorular

Pankreatik asiner hücreli karsinom nedir ve nasıl teşhis edilir?

Pankreatik asiner hücreli karsinom (PACC), yetişkin pankreas tümörlerinin yaklaşık %1–2’sini, çocuklarda ise %15’ini oluşturan nadir bir malignitedir. Erkek-kadın oranı 2.1:1 olup, tanı yaşı ortalama 60’tır. Hastalar genellikle karın ya da sırt ağrısı, kilo kaybı, mide bulantısı ve kusma gibi belirsiz semptomlarla başvurur; sarılık, duktal adenokarsinomdan daha nadirdir. Tanısal değerlendirme genellikle CT taramaları ve MR gibi görüntüleme yöntemlerini içerir; bu görüntüler, belirgin kenarlı, ekzofitik büyüme ve heterojenik artış gösteren büyük bir kitleyi ortaya koyabilir. Kesin tanı biyopsi veya cerrahi rezeksiyon ile konur, trypsin ve BCL10 gibi işaretçilerin immünohistokimyasal boyama ile PACC’nin diğer pankreas neoplazmlarından ayırt edilmesine yardımcı olunur. Laboratuvar bulguları, ileri evre metastatik hastalık durumlarında serum lipaz seviyelerinin yükselmesi ve nadiren genç hastalarda alfa-fetoprotein seviyelerinin artması şeklinde görülebilir. Nadirliği ve belirsiz sunumu nedeniyle, PACC genellikle ileri evrelerde tanı alır, bu da kapsamlı klinik değerlendirme ve uygun tanısal testlerin önemini vurgular.

Bu kanser türünün belirtileri nelerdir?

Pankreatik asiner hücreli karsinom (PACC), yetişkin pankreas tümörlerinin yaklaşık %1-2’sini, çocuklarda ise %15’ini oluşturan nadir bir malignitedir. Genellikle erkekleri etkiler ve erkek-kadın oranı 1.9:1 ile 3.6:1 arasında değişir. Tanı konan hastaların ortalama yaşı 60 civarındadır. Hastalar sıklıkla karın veya sırt ağrısı (%60–50), kilo kaybı (%45), bulantı ve kusma (%20) gibi genel semptomlarla başvururlar. Sarılık daha nadirdir ve vakaların %12’sinde görülür. Yaklaşık %15’lik bir kısım, yüksek serum lipaz seviyelerine bağlı olarak subkutan yağ nekrozu, poliartralji ve periferik eozinofili ile karakterize edilen lipaz hipersekresyon sendromu adı verilen klasik bir tablo sergiler. Serum lipaz seviyeleri %24–58 arasında yükselirken, karsinoembriyonik antijen (CEA) %15–24, karbonhidrat antijen 19-9 (CA19-9) ise %33–45 oranında yükselebilir. Tanı anında tümörler genellikle büyük olup, ortalama boyutları yaklaşık 5 cm’dir ve sıklıkla pankreasın başında yer alır. Radyolojik olarak PACC genellikle solid bir kitle olarak görünür; ancak daha büyük lezyonlarda nekroz, kistik değişiklikler ve intratumoral kanama gözlemlenebilir. Kesin tanı için immünohisto kimyasal boyamalar gereklidir. Pankreatik duktal adenokarsinom ile karşılaştırıldığında PAHK daha iyi bir prognoza sahiptir ve 5 yıllık sağkalım oranı %21.5 ile %42.8 arasında değişir. Uzak metastazı olmayan hastalar için radikal cerrahi önerilir, ancak nüks oranı yüksektir. Yardımcı tedavi yöntemlerinin etkinliği belirsiz olsa da FOLFIRINOX gibi tedavi rejimlerine yanıt genellikle iyidir ve bazı hastalar tam yanıt elde edebilir. Genomik analizler, PAHK’nin nadiren KRAS, TP53 ve CDKN2A mutasyonları taşıdığını, ancak homolog rekombinasyonla ilgili genlerde (BRCA1/2 ve ATM gibi) daha yüksek bir mutasyon prevalansı gösterdiğini ortaya koymuştur. Bu da platin bazlı tedavilere ve PARP inhibitörlerine karşı daha yüksek duyarlılığı düşündürmektedir.

Tedavi seçenekleri nelerdir ve cerrahi tedavi ne kadar etkilidir?

Pankreatik asiner hücreli karsinom (PACC), pankreas kanserlerinin %0.2–4.3’ünü oluşturan nadir bir malignitedir ve erkeklerde daha yaygındır (erkek-kadın oranı: 1.9–3.1:1), ortalama tanı yaşı ise 60tır. Lokalize PACC’nin birincil tedavisi cerrahi rezeksiyondur ve bu tedavi, pankreatik duktal adenokarsinom ile karşılaştırıldığında daha iyi bir prognoz sunar; 5 yıllık sağkalım oranları %21.5 ile %42.8 arasında değişmektedir. Ancak hastaların %50’sinden fazlası cerrahiden sonra nüks yaşamaktadır. Adjuvan tedavilerin etkinliği hala belirsizdir, ancak FOLFIRINOX gibi tedavi rejimleri bazı vakalarda tam yanıtlar göstererek olumlu sonuçlar elde edilmiştir. Genomik profil analizi, PACC’nin nadiren KRAS, TP53 ve CDKN2A mutasyonları taşıdığını, ancak homolog rekombinasyonla ilgili gen mutasyonlarının (örneğin BRCA1/2, ATM) daha yaygın olduğunu göstermektedir; bu da platin bazlı tedavilere ve PARP inhibitörlerine duyarlılık gösterebileceğini düşündürmektedir.

Asiner hücreli karsinomun prognozu nasıldır?

Pankreatik Asiner Hücreli Karsinom (PACC), tüm pankreas tümörlerinin yaklaşık %1-2’sini oluşturan nadir bir kanserdir. PACC’li hastalar, pankreatik duktal adenokarsinom (PDAC) hastalarına göre genellikle daha gençtir ve tanı ortalama 60 yaş civarındadır, erkeklerde daha sık görülür. PACC genellikle ileri evrede tanı alır; yapılan çalışmalara göre, hastaların %54.4’ü tanı anında uzak metastazlarla başvurmaktadır. Bununla birlikte, PACC, PDAC’ye kıyasla genellikle daha iyi bir prognoza sahiptir. PACC hastalarında ortalama sağ kalım süresi (OS) 22 ila 49 ay arasında değişirken, 1-, 2ve 5 yıllık sağ kalım oranları sırasıyla %53.5, %34.6 ve %17.5’tir. Buna karşılık, PDAC hastalarında ortalama sağ kalım süresi yaklaşık 16 aydır. Cerrahi rezeksiyon, sonuçları önemli ölçüde iyileştirir ve cerrahi sonrası ortalama sağ kalım süresi 77.9 aydır. Ancak ek tedavi seçeneklerinin etkinliği belirsizdir. PACC, homolog rekombinasyonla ilgili gen mutasyonlarının, özellikle BRCA1/2’nin daha yüksek prevalansı ile karakterizedir ve bu da platinyum tabanlı kemoterapilere ve PARP inhibitörlerine duyarlılığını düşündürmektedir. Bu benzersiz özellikler nedeniyle genetik testlerin yapılması, tedavi stratejilerinin belirlenmesinde önemlidir.

Bu kanser türü nadir görülen diğer pankreas kanserlerinden nasıl farklıdır?

Pankreatik Asiner Hücreli Karsinom (PACC), tüm pankreas kanserlerinin yaklaşık %0,2–4,3’ünü oluşturur. Hastalar genellikle daha gençtir (ortalama 65 yaş) ve çoğunlukla erkeklerdir (%70). Buna karşılık, en yaygın pankreas kanseri olan Pankreatik Duktal Adenokarsinom (PDAC) ortalama 69 yaşında teşhis edilir ve cinsiyet dağılımı daha dengelidir. PACC hastaları cerrahi rezeksiyon geçirme oranı açısından (%43) PDAC hastalarına (%16) göre daha avantajlıdır. PACC’nin genel sağkalım süresi medyan olarak 49 ay ile PDAC’nin 16 ay sağkalım süresinden belirgin şekilde uzundur. Moleküler düzeyde, PACC, MAPK sinyal yolunun aşağı regülasyonu ve daha az stromal hücre bolluğu gibi genetik farklılıklar ile diğer pankreas kanserlerinden ayrılır.

Kaynakça: Çamlıdağ, İ., & Danacı, M. (2019). Nadir Pankreatik Tümörler. Türk Radyoloji Seminerleri, 7, 181-196.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Pankreatik_asiner_hücreli_karsinom

https://en.wikipedia.org/wiki/Acinar_cell_carcinoma_of_the_pancreas

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir