Pankreas Kanseri

Pankreas kanseri ölümcül hastalıklar arasında önemli bir yere sahiptir. Özellikle pankreas duktal karsinomu olarak bilinen bu tip ABD’de kanser kaynaklı ölümlerde dördüncü sırada yer alır. Hastalığın teşhis edilmesiyle birlikte tedavi seçenekleri oldukça sınırlıdır.

Cerrahi müdahale genellikle tek çözüm olarak öne çıkar. Ancak ne yazık ki tanı konulduğunda hastaların sadece %20’si için bu mümkün olabilmektedir. Beş yıllık sağkalım oranları %5 ile %15 arasında değişirken genel oran yalnızca %6’dır. Bu durum, pankreas kanserinin ne kadar ciddi ve mücadelesi zor bir hastalık olduğunu göstermektedir.

Tedavi Detayları
Operasyon:
Pankreas kuyruk tümörü ameliyatı
Prosedür:
laparoskopik küçük kesilerden
Süre:2-3 saat
Hastanede Kalma Süresi:3 gün
Anestezi:genel anestezi
İyileşme Zamanı:10 gün
İşe Dönüş:2 hafta sonra
Yara İzleri:küçük kesilerden
Ağrı Süresi:ilk 2-3 gün

Pankreas Kanserinin Risk Faktörleri Nelerdir?

Pankreas kanseri çeşitli çevresel ve genetik faktörlerin bir araya gelmesiyle tetiklenebilir. Özellikle sigara kullanımı bu hastalığın görülme sıklığını artıran önemli bir etkendir. Sigara içenlerde pankreas kanseri gelişme riski içmeyenlere göre daha yüksektir. Yaş ilerledikçe pankreas kanseri görülme olasılığı artar özellikle 55 yaş üstü bireyler bu risk altındadır. Ayrıca şu sağlık sorunları da pankreas kanseri riskini yükseltir:

  • Diyabet
  • Obezite
  • Kronik pankreatit
  • Karaciğer sirozu
  • Helicobacter pylori enfeksiyonu

Çalışma koşulları da pankreas kanseri riskini etkileyebilir. Örneğin kuru temizleme ve metal işleme endüstrisinde çalışmak bireyleri zararlı kimyasallara maruz bırakarak kanser riskini artırabilir. Cinsiyet ve etnik köken de pankreas kanseri risk faktörleri arasında yer alır. Ailede pankreas kanseri öyküsü olanlar veya genetik sendromlarla ilişkili olan bireylerde de kanser gelişme riski yüksektir. Genetik sendromlara örnek olarak Lynch sendromu Peutz-Jeghers sendromu Von Hippel-Lindau sendromu ve MEN1 (tip 1 çoklu endokrin neoplazi) verilebilir.

Ek olarak bazı yaşam tarzı seçimleri de pankreas kanseri riskini artırabilir:

  • Aşırı alkol tüketimi
  • Yüksek kırmızı et tüketimi
  • Fiziksel hareketsizlik
  • Günde iki veya daha fazla alkolsüz içecek tüketimi

Pankreas Kanseri Görülme Sıklığı Nedir?

GLOBOCAN 2012 verilerine göre pankreas kanseri yılda 331.000’den fazla kişinin ölümüne sebep olmakta ve her iki cinsiyette de yedinci sıradaki kanser ölüm nedeni olarak kaydedilmektedir. Bu kanser türü için küresel 5 yıllık sağkalım oranı yaklaşık %5 düzeyindedir. Hem erkeklerde hem de kadınlarda pankreas kanseri vakaları belirli bölgelerde daha yüksek insidans oranlarına sahiptir:

Erkekler için en yüksek insidans oranlarına sahip bölgeler:

  • Ermenistan
  • Çek Cumhuriyeti
  • Slovakya
  • Macaristan
  • Japonya
  • Litvanya

Erkekler için en düşük insidans oranlarına sahip bölgeler:

  • Pakistan
  • Gine

Kadınlar için en yüksek insidans oranlarına sahip bölgeler:

  • Kuzey Amerika
  • Batı Avrupa
  • Kuzey Avrupa
  • Avustralya/Yeni Zelanda

Kadınlar için en düşük insidans oranlarına sahip bölgeler:

  • Orta Afrika
  • Polinezya

Pankreas kanseri vakaları yaşla birlikte artış göstermektedir ve en yüksek insidans oranları 70 yaş üstü bireylerde gözlemlenmektedir. Genel olarak bu kanser türü 55 yaş üstü kişilerde daha sık rastlanmaktadır. Vakaların yaklaşık %90’ı bu yaş grubunda yer almaktadır.

Pankreas Kanseri Türleri ve Özellikleri

Pankreas kanseri farklı hücre türlerinden kaynaklanabilir. Bu durum tedavi seçeneklerini ve prognozunu etkiler. En yaygın görülen tip adenokarsinomdur; bu form genellikle pankreasın baş kısmında ortaya çıkar ve agresif bir seyir izler. Diğer taraftan nadiren rastlanan seröz tümörler genelde iyi huyludur:

  • Adenokarsinom: Pankreas kanserlerinin çoğunu oluşturur ve agresiftir.
  • Seröz tümörler: Nadirdir ve çoğunlukla iyi huyludur.

Seromüsinöz tümörler de nadir görülür ve iyi huylu veya kötü huylu olabilirler. Ayrıca müsinöz tümörler çoğunlukla iyi huylu olup zamanla kötü huylu hale gelebilirler:

  • Seromüsinöz tümörler: İyi huylu veya kötü huylu olabilir.
  • Müsinöz tümörler: Genellikle iyi huyludur fakat kötü huyluya dönüşebilir.

Her kanser türünün kendi biyolojik davranışı tedaviye yanıtı ve hastanın sağkalım süresi üzerinde belirgin bir etkisi vardır. Bu yüzden pankreas kanserinin tipinin doğru bir şekilde tanımlanması uygun tedavi stratejilerinin belirlenmesinde kritik bir öneme sahiptir. Hastaların prognozu kanserin türüne ve evresine göre değişiklik gösterir.

Pankreas Kanseri

Dokunun Mikroskobik İncelenmesi

Pankreas kanseri türleri arasında adenokarsinomlar önemli bir yer tutar. Özellikle pankreas adenokarsinomlarının %90’ından fazlası duktal hücre adenokarsinomları olarak tanımlanır. Bu kanser türü pankreasın baş bölgesinde daha sık görülürken kalan kısmı da etkileyebilir. Yapılan detaylı araştırmalar pankreas kanserinin alt tiplerini ve bunların genetik özelliklerini belirler. Bu bilgiler:

  • Kistadenokarsinom
  • Asiner hücre karsinomu

olarak sıralanabilir. Her bir alt tipin genetik yapısı kanserin davranışını ve tedaviye yanıtını etkileyebilir. Bu genetik kalıpların belirlenmesi hedefe yönelik tedavilerin geliştirilmesine olanak tanır.

Tümör Belirteçlerinin Rolü

Pankreas kanserinin teşhis ve takibinde kullanılan tümör belirteçleri, CEA ve CA 19-9’dur. Bu belirteçler pankreas kanseri başta olmak üzere çeşitli kanser türlerinin izlenmesinde kritik öneme sahiptir. CA 19-9 özellikle pankreas kanserinin belirlenmesinde ve kanserin evrelemesinde yardımcı olur.

CEA ise genel olarak kanserli hücreler tarafından üretilir ve daha çok kolorektal kanser dahil birkaç kanser türünün belirlenmesinde kullanılır. Ancak bu belirteçlerin yüksek seviyeleri sadece kansere işaret etmez. Ayrıca safra kesesi taşları karaciğer sirozu gibi kanser dışı durumlar da CEA ve CA 19-9 seviyelerini artırabilir. Bu nedenle her iki belirtecin de yüksek olması doktorun ek testler yapmasını ve kapsamlı bir değerlendirme yapmasını gerektirir.

Kanser tedavisinin etkinliğinin değerlendirilmesinde de tümör belirteçleri önemlidir. Tedavi sürecinde belirteç seviyelerinin düşmesi tedavinin başarılı olduğunu gösterirken seviyelerin yükselmesi hastalığın tekrarladığına işaret edebilir. Bu durum tedavi planlarının yeniden gözden geçirilmesi için önemli bir sinyaldir. Dolayısıyla tümör belirteçleri kanserin izlenmesinde ve yönetilmesinde vazgeçilmez bir yardımcıdır.

CA 19-9 ve CEA testleri için kullanım alanları:

Belirli kanser türlerini izlemek.

  • CA 19-9 seviyeleri özellikle pankreas kanseri büyüdükçe yükselir.
  • CEA kolorektal kanser ve diğer bazı kanser türlerinde yükselir.

Kanserin davranışını tahmin etmek.

  • Tedaviden sonra kanserin geri dönüşünü tespit etmek.

Diğer testlerle birlikte teşhis koymak.

  • Belirli kanserlerin ve diğer hastalıkların belirlenmesine yardımcı olur.

Ancak her insan CA 19-9 üretmeyebilir. Bu durumda CA 19-9 testi o bireyler için yararlı olmayabilir. Aynı şekilde CEA seviyeleri de bazı bireylerde farklılık gösterebilir. Sonuç olarak tümör belirteçleri tek başına kullanılmamalı diğer klinik bulgular ve testlerle birlikte değerlendirilmelidir. Bu entegre yaklaşım pankreas kanseri yönetiminde en etkili sonuçları vermektedir.

Pankreas Kanseri Belirtileri Nelerdir?

Pankreas adenokarsinomu olan hastalar genellikle pankreas başındaki tümörün safra kanalını tıkaması sonucu ağrısız sarılık belirtisi ile doktora başvururlar. Bu durum hastaların yarısında gözlemlenir. Hastaların büyük bir çoğunluğunda kilo kaybı meydana gelir. Karın ağrısı ise hastaların yaklaşık 3/2’si ortaya çıkar.

  • Ağrısız sarılık (%50)
  • Kilo kaybı (%90)
  • Karın ağrısı (%75)

Hastalar ayrıca şu belirtileri de gösterebilir:

  • Halsizlik
  • Ciltte kaşıntı
  • İştahsızlık
  • Palpe edilebilen ve şiş safra kesesi
  • Renksiz dışkı ve koyu renkli idrar

Bazen hastalar özellikle pankreas kanseri ile ilişkilendirilen bir durum olan tekrarlayan derin ven trombozları ile kliniğe gelirler. Bu belirti klinisyenlerin kanser teşhisi konusunda dikkatli olmalarını sağlar. Ayrıca hastalar bazen diyabet teşhisi alırlar ki bu da genellikle yeni başlangıçlı bir durumdur.

Laboratuvar testleri pankreas kanserinin tanısında kritik öneme sahiptir:

  • Karaciğer fonksiyon testlerinde yükselme
  • Direkt ve total bilirubin seviyelerinde yükselme
  • Amilaz ve lipaz seviyelerinde artış
  • Pankreas tümör belirteçleri olan CA 19-9 ve CEA seviyelerinde yükselme

Pankreas Kanser Tanısı Nasıl Konulur?

Pankreas adenokarsinomu şüphesi altında teşhis ve hastalığın yayılımının değerlendirilmesi için çeşitli görüntüleme yöntemleri kullanılır. Çok kesitli bilgisayarlı tomografi (MDCT) bu süreçte pankreas ve çevre dokuların detaylı görüntülenmesini sağlar. MDCT hastalığın teşhisinde ve cerrahi rezektabilite tahmininde oldukça etkilidir.

Görüntüleme Teknikleri ve Özellikleri

MDCT kullanımıyla pankreasın ve çevre vasküler yapıların detaylı bir değerlendirmesi yapılır. Bu yöntem perivasküler yayılım ve uzak metastazların saptanmasında oldukça yüksek bir doğruluk sunar. Çok fazlı BT protokolü kapsamında geç arteriyel faz ve portal venöz faz önemli aşamalardır. Geç arteriyel faz enjeksiyondan 35 ila 50 saniye sonra gerçekleşirken portal venöz faz 60 ila 90 saniye arasında tamamlanır. Her iki faz da pankreasın ve venöz yapıların optimal değerlendirilmesi için kritik öneme sahiptir. İşte bu görüntüleme teknikleriyle ilgili bazı özellikler:

  • Geç Arteriyel Faz: Pankreas parankiminin detaylı incelenmesine olanak tanır.
  • Portal Venöz Faz: Venöz anatominin ayrıntılı değerlendirilmesi ve hepatik ile uzak metastazların belirlenmesi için idealdir.

Su oral kontrast olarak kullanılabilirken baryum bazlı oral kontrastlar vasküler yapıların değerlendirilmesini olumsuz etkileyebileceğinden tercih edilmez. Ayrıca koronal ve sagital düzlemlerde çok düzlemli yeniden biçimlendirilmiş görüntüler, maksimum yoğunluk projeksiyonları ve hacim oluşturulmuş görüntüler vasküler yapıların daha net tanımlanmasına yardımcı olur.

Tanı Yöntemlerinde Kullanılan Gelişmiş Teknolojiler

PET BT taraması özellikle uzak metastatik hastalıkların belirlenmesinde yardımcı bir yöntem olarak öne çıkar. Bu tarama özellikle kapsamlı metastaz araştırmalarında kullanılır.

IV kontrastlı abdominal MRI ve MRCP pankreas kanserinin ameliyat öncesi değerlendirmesi ve vasküler invazyonun detaylı analizinde BT kadar etkili bir alternatiftir. MRI’ın karaciğerdeki metastatik hastalıkları tespit etme konusunda gösterdiği yüksek duyarlılık onu özellikle önemli kılar. MRI çeşitli fazlarda kontrast madde kullanılarak yapılan detaylı bir görüntüleme protokolüne dayanır.

Aşağıda pankreas kanserinin değerlendirilmesinde kullanılan bazı spesifik MRI özellikleri listelenmiştir:

  • Standart Çok Fazlı Kontrast Sonrası Görüntüleme: Hastalığın geniş kapsamlı bir değerlendirmesine izin verir.
  • Spesifik Fazlar: Pankreas adenokarsinomunun belirgin özellikleri, MRI’da BT’ye göre daha net görülebilir.

Ultrason ve Endoskopik Yöntemlerle Tanı

Ultrason pankreas kanserinin değerlendirilmesinde sınırlı bir rol oynar. Genellikle pankreas yeterince net bir şekilde görüntülenemediğinden dolayı ultrason ancak biliyer duktal dilatasyon gibi sekonder bulguların tespitinde etkilidir.

Endoskopik ultrason pankreas kütlesinin belirlenmesinde ve biyopsi alınmasında kullanılır. Aynı zamanda ERCP ile şüpheli lezyonlardan ince iğne aspirasyon biyopsileri alınmasına olanak tanır. ERCP biliyer ve pankreas kanallarına kontrast boya enjekte edilerek yapılan bir testtir ve tıkanıklık seviyesinin tanımlanmasında kullanılır. Ayrıca sarılık semptomlarını hafifletmek amacıyla safra stenti yerleştirilmesi gibi işlemler de bu yöntemle gerçekleştirilebilir.

Rezeke Edilemeyen Pankreas Tümörlerinin Sınıflandırılması

Pankreas kanserinin sınıflandırılmasında “sınırda” ve “rezeke edilemeyen” tümörler gibi terimler kullanılır. Ulusal Kapsamlı Kanser Ağı’nın konsensusuna göre rezeke edilemeyen tümörler aşağıdaki özelliklere sahiptir:

  • SMA ve/veya Çölyak Ekseni: 180 dereceden fazla tutulum.
  • İlk Jejunal SMA Dalı: Katı tümör teması varlığı.
  • Rekonstrüksiyona Uygun Olmayan SMV veya Portal Ven Tutulumu.
  • SMV’ye En Proksimal Drenaj Jejunal Dalı ile Temas.

Bu faktörler pankreas kanserinin değerlendirmesinde kritik rol oynar ve hastanın tedavi seçeneklerini belirlerken dikkate alınır.

Pankreas Adenokarsinomunun Tedavi Yöntemleri ve Yönetimi

Pankreas adenokarsinomu tedavi seçeneklerinin tümörün konumuna ve yayılımına göre değiştiği zorlu bir kanser türüdür. Lokal ilerlemiş durumda ise tümör genellikle cerrahiyle çıkarılamaz. Bu durumda neoadjuvan tedavi olarak kemoterapi ve radyoterapi tercih edilir. Tümör pankreasın başında bulunuyorsa genellikle Whipple prosedürü uygulanır. Bu operasyon tümörün pankreasın gövdesi veya kuyruğunda olması halinde distal rezeksiyon ile değişir.

Ameliyat sonrası tedavi yöntemleri şunları içerir:

  • Kemoterapi
  • 5-FU
  • Gemcitabin
  • Radyoterapi

Hepatik arterin tümöre dahil olması durumunda genellikle tümörün çıkarılması mümkün olmaz. Ancak superior mezenterik ven veya portal ven tümöre dahilse vasküler rekonstrüksiyon ile tümör çıkarılabilir. Bu rekonstrüksiyon gerekli durumlarda bir greft kullanılarak gerçekleştirilir. Pankreasın gövdesi veya kuyruğunda yer alan tümörler için splenektomi ile distal pankreatektomi uygulanır. Çölyak arter ve splenik arterin tutulumu durumunda şiddetine bağlı olarak modifiye Appleby prosedürü tercih edilebilir.

Son yıllarda yapılan araştırmalar Whipple prosedürü ve splenektomi ile distal pankreatektomiye uygulanan minimal invaziv yöntemlerin sağkalım oranları morbidite ve mortalite açısından benzer sonuçlar vermiştir. Bu tedavi yöntemleri pankreas adenokarsinomunun yönetimi için kritik öneme sahiptir.

Pankreas Kanseri Tanısında Göz Önünde Bulundurulması Gereken Diğer Hastalıklar

Pankreas kanseri tanısı sürecinde doktorlar çeşitli durumları ayırt etmekte zorlanabilirler. Bu süreçte en yaygın karışabilecek durumlar arasında;

  • Akut pankreatit
  • Kronik pankreatit
  • Kolanjit
  • Kolesistit
  • Koledokal kist
  • Peptik ülser hastalığı
  • Kolanjiyokarsinom
  • Mide kanseri

yer almaktadır. Bu hastalıkların her biri pankreas kanseri belirtileri ile benzerlik gösterdiği için doğru tanının konulması için dikkatli bir değerlendirme gereklidir. Ayrıca bu durumlar görüntüleme ve biyopsi işlemleri öncesinde dikkate alınmalıdır. Ancak bu sayede hastalar için en uygun tedavi yöntemi belirlenebilir ve gereksiz yere invazif işlemlerden kaçınılabilir.

Cerrahi Tedavi Öncesi Yaklaşımlar

Pankreas adenokarsinomunda cerrahi müdahale öncesinde neoadjuvan tedavisi uygulama oranı artış göstermektedir. Bu strateji hastaların operasyon öncesi en iyi kondisyonda olmalarını sağlamak ve tedaviye en yüksek yanıtı vermeleri için kemoterapi verilmesini temel alır. Cerrahiye hazırlık olarak neoadjuvan tedavi hastalığın daha iyi yönetilmesine olanak tanır ve operasyon sırasında komplikasyon riskini azaltır. Bu tedavi oksijenlenmiş ve daha az invaziv bir dokuda uygulandığında daha etkili olabilir.

Neoadjuvan yaklaşımın temel avantajları:

  • Hastanın tedaviye daha iyi yanıt vermesi.
  • Komplikasyon riskinin azalması.
  • Daha iyi doku oksijenlenmesi.

Ancak neoadjuvan tedavinin uygulanmasına rağmen bazı hastalar cerrahiye uygun hale gelmeyebilir. Elde edilen sağkalım oranları adjuvan tedavi sonuçları ile benzer düzeylerde bulunmuştur.

Neoadjuvan tedavinin başarısızlık nedenleri:

  • Hastaların tedaviyi tamamlayamaması.
  • Hastalığın tedaviye dirençli hale gelmesi.

Bunlar göz önünde bulundurulduğunda neoadjuvan tedavinin uygulanabilirliği ve başarısı hasta bazında özenle değerlendirilmelidir. Hastaların cerrahi öncesi ve sonrası takipleri tedavinin genel başarısını artırabilir ve sağkalım oranlarını iyileştirebilir.

Radyasyon Onkolojisi ve Pankreas Kanseri Tedavisi

Lokal olarak ilerlemiş pankreas kanseri durumlarında radyasyon tedavisi önemli bir yere sahiptir. Bu tedavi yöntemi başlangıçta sadece ağrıyı hafifletme amacıyla kullanılırken artık tümörleri küçültmek ve hastaların sağkalım sürelerini uzatmak için daha kapsamlı bir yaklaşım olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca radyasyon tedavisi kemoterapi ile birleştirildiğinde daha etkili sonuçlar sunabilir. Özellikle tümörlerin boyutunun küçültülmesi cerrahi müdahale öncesinde önemli bir avantaj sağlar. Bu kombinasyon tedavisi kanserin kontrol altına alınmasında ve ilerlemesinin yavaşlatılmasında kritik rol oynar.

Radyasyon tedavisinin amaçları:

  • Tümörleri küçültmek
  • Sağkalım süresini artırmak
  • Ağrıyı hafifletmek

Böylece radyasyon tedavisi lokal ilerlemiş pankreas kanseri yönetiminde giderek daha stratejik bir hale gelmiştir. Bu süreç hastaların yaşam kalitesini artırma ve daha uzun süre hayatta kalma şansını arttırma potansiyeline sahiptir.

Tıbbi Tedavi Yaklaşımları

Pankreas kanseri tedavisinde muhtemelen rezeke edilebilir vakalar için neoadjuvan kemoterapi önemli bir adımdır. Hastalığın yayılımını kontrol altına almak ve ameliyat öncesini optimize etmek amacıyla iki ana kemoterapi rejimi tercih edilir:

FOLFIRINOX:

  • 5-florourasil oksaliplatin ve irinotekan içerir.
  • Daha genç sağlıklı ve eşlik eden hastalığı olmayan hastalar için idealdir.
  • Yüksek toksisiteye sahiptir ve güçlü yan etkileri nedeniyle her hasta için uygun değildir.

Gemsitabin ve Proteine Bağlı Paklitaksel:

  • Daha yaşlı ve genel sağlık durumu daha zayıf olan hastalara uygundur.
  • Proteine bağlı paklitaksel albümin konjugatı ile daha düşük risk profiline sahiptir.
  • FOLFIRINOX’a kıyasla daha az toksiktir.

Bu rejimler başlangıçta yalnızca ameliyat sonrası dönemde kullanılmakla birlikte şimdi ameliyat öncesi ve sonrası süreçlerde de değerlendirilir. Her iki rejimin de tedavi süresi genellikle 4 ila 6 ay arasındadır. Tedavinin bu aşaması kanserin ilerlemesini yavaşlatmayı ve cerrahi müdahalenin başarısını artırmayı amaçlar. Ayrıca ağrı yönetimi pankreas kanseri tedavisinde kritik bir öneme sahiptir. Kanser en acı verici maligniteler arasında yer aldığı için ağrı kontrolü şu yöntemlerle sağlanır:

  • Opioidler
  • Antiepileptikler
  • Kortikosteroidler

Bu ilaçlar hastaların yaşam kalitesini artırmak ve ağrıyı minimuma indirmek için kullanılır.

Pankreas Kanseri Evreleri

Pankreas kanserinin evrelemesi tümörün pankreasta ve diğer organlardaki yayılımını belirler. Aşağıdaki liste bu kanser türünün farklı aşamalarını özetlemektedir:

  • Pankreas Kanseri 1. Evre : Bu aşamada tümör yalnızca pankreasta lokalize olup başka bir bölgeye sıçrama göstermez.
  • Pankreas Kanseri 2. Evre : Tümör pankreasın yakın çevresindeki yapıları istila eder. Safra kanalı bu yapılar arasındadır fakat lenf düğümleri temizdir.
  • Pankreas Kanseri 3. Evre : Bu evrede tümör bir veya daha fazla lenf düğümünde pozitif bulgulara rastlar.
  • Pankreas Kanseri 4. Evre : Tümör mide, karaciğer gibi yakın organlara yayılmıştır. Diyafram ve böbreküstü bezleri de etkilenebilir.
  • Evre IVB: Bu en ileri evrede tümör vücudun uzak bölgelerine örneğin akciğerlere veya kemiklere metastaz yapmıştır.

Ameliyat edilemez durumlar genellikle evre IVA ve IVB’de görülen kanserin ileri yayılımını ifade eder. Üst mezenterik arterin sarılması karaciğerde metastazlar peritoneal implantlar ve uzak metastazlar ameliyat seçeneğini ortadan kaldırır. Pankreas kanseri evrelemesi hastalığın tedavi yöntemlerini belirlerken ve prognoz tahmininde kritik bir rol oynar.

Gelecek Tahmini

Pankreas adenokarsinomu ile mücadele eden hastalar için prognoz genellikle umutsuzdur. Kanser tedavisindeki ilerlemelere rağmen bu kanser türünün beş yıllık sağkalım oranı hâlâ %20 civarında seyretmektedir. Cerrahi müdahaleye rağmen hastaların çoğu tanı aldıktan sonra ilk yıl içinde yaşamını yitirir. Ayrıca:

  • Ameliyat sonrası bir yıl içinde ölüm oranı %90’a ulaşır.
  • Palyatif cerrahi semptomların hafifletilmesinde faydalı olabilir.

Özellikle erken evrelerde tanı koymak yaşam süresini uzatabilir. Ancak genel olarak pankreas kanseri hastaları için prognoz hâlâ zordur ve hastalıkla mücadele süreci oldukça meşakkatlidir.

Cerrahi Müdahale Sonrası Riskler

Pankreas cerrahisi sonrasında karşılaşılabilecek komplikasyonlar hastalar için önemli sağlık sorunlarına yol açabilir. Bunlar arasında:

  • Pankreas fistülleri
  • Gecikmiş mide boşalması
  • Anastomotik kaçaklar
  • Kanama
  • Enfeksiyon

yer alır. Ek olarak bu komplikasyonlar genellikle cerrahi müdahale sonrası iyileşme sürecini uzatabilir. Hastaların karşılaştığı zorluklar arasında bu komplikasyonlarla mücadele etmek ve olası uzun süreli etkileri yönetmek bulunur. Özellikle kanama ve enfeksiyon hastanın durumunu ciddi şekilde kötüleştirebilir ve hastane kalış süresini artırabilir. Bu durumlar erken tanı ve müdahale gerektirir.

Ameliyat Sonrası Bakım ve Rehabilitasyon Yönergeleri

Metastatik evre IV pankreas kanseri olan hastalar için tedavi süreci hastayla yapılan detaylı görüşmelere dayanır. Bu evrede kişi genellikle kemoterapi alır. Tedavi sürecinde yaşam süresini uzatma çabası en iyi ihtimalle aylarla sınırlı olabilir. Kemoterapi toksisitesinin yan etkileri de göz önünde bulundurulmalıdır. Hastanın bakımında öncelikle beslenme önemli bir yere sahiptir. Hastalar için önerilen beslenme stratejileri şunlardır:

  • Yeterli ve dengeli protein alımı
  • Yüksek enerjili yiyeceklerle beslenme
  • Sıvı alımının artırılması

Bu yönergeler, hastanın genel durumunu destekler ve iyileşme sürecini olumlu etkiler. Kemoterapi ve diğer tedavi yöntemlerinin yan etkileri azaltılabilir.